Altın Takı

Altın takıların tarihçesi

Takılar, bazen insanların sosyal statülerini, bazen dini ritüellerini, bazen de doğa ile olan ilişkilerini anlamamıza yol açmış bir aksesuar olmuştur. Altın takılar ise tarih boyunca zenginliğin ve ihtişamın göstergesi olmuştur.İlk Tunç Çağında, altının keşfi ile günlük hayatta takı kullanımı da artmaya başlamıştır. Sümer kültürüne ait olan kral mezarlarından çıkarılan altın takılarda filigre, granülasyon ve kabartma gibi bazı kuyumculuk teknikleri görmek mümkündür.

Yine bu dönemde bilezikler, zincirler, saç tokaları, taçlarda, tel örme, burma, delik işi gibi teknikler görülmektedir. Bu dönemden itibaren Anadolu’nun değişik yerlerinde yapılan arkeolojik kazılarda, yerel beylere ve soylulara ait olduğu düşünülen ince altın levhadan çiçek ve yaprak şeklinde yapılmış, oval altın plakalar bulunmuştur.

ALTIN TAKILAR

Lidya uygarlığı da takılarında altın işlemeciliğine önem veren uygarlıklardandır. “Karun kadar zengin” deyimi bu dönemden günümüze kadar ulaşmıştır. Bu döneme ait altın takıların birçoğu kral mezarlıklarından çıkartılmıştır.

Anadolu’nun Roma İmparatorluğu hakimiyetine geçmesiyle altınlar, özellikle bürokratik işlemleri de gerçekleştirmeyi kolaylaştıran mühürlü yüzüklerde kullanılmıştır. Bronz ve gümüş üzerine yaldızlı kaplama ile “altın görünümlü takılara” da ilk kez bu dönemde rastlanmıştır.

Müslüman uygarlıklardan olan Selçuklular, yaptıkları takılarda altına ciddi ölçüde bir yer vermiştir. Altın bir statü simgesi olarak kullanılmıştır. Selçuklu sultanlarının takıları genellikle altındandır. Osmanlı’da da kuyumculuk oldukça gelişmiş bir zanaat türüydü.  Osmanlı’da altın takı işçiliği ile uğraşanlara zergeran denmekteydi. Altından uzun sarkaçlı küpeler Osmanlı kadınlarının en çok tercih ettiği takılar arasında yer almaktaydı.

Altın takılar günümüze kadar değerini koruyan aksesuarların başında gelmektedir. Altının ilk kullanıldığı takılardan günümüze kadar en çok kullanılan değerli maden altın olmuştur. Altın takıların işlenmesi de ustalık gerektirdiğinden, bu zanaat asırlardır usta-çırak ilişkisi ile jenerasyondan jenerasyona aktarılmaya devam etmektedir.

Benzer yazılar